22 Ekim 2013 Salı

Umut Emre'nin çizimleri


Elma ağacı

Mutlu İnsan

Damperli kamyon

Ailemiz. Soldaki benim(anne) karnımda Emre var :) yanımızda da mutlu babamız var. :)

Köpekbalığı

Uzay

Diyarbakır sokaklarında bir artist geziyor... Umut Emre :)

Oğlumun artistik pozlarını bir araya toplamak istedim :)







Sayı oyunlarımız


Oyuncak evlerimize kapı numaraları vererek itfaiyecilik oynadık. Ben yangın çıkan evi itfaiyeyi arayarak haber verdim. 5 numaralı ev yanıyor hemen yardım gönderin... Emre itfaiye kamyonu ile 5 numaralı evi bulup yangını söndürdü. Tüm evleri yaktık oynarken :)) Eğlenceli ve eğitici bir oyun oldu.

tuvalet kağıdı rulolarının üzerine rakamlar yazıp yazan rakam kadar pipeti içine koymasını istedim. Başarı ile tamamladık oyunumuzu.

Sayılarla ilgili çalışmalarımızı arttırmak adına bu sayı tablasını aldık. çoğu zaman amacı dışında kullanma eğiliminde olsa da işe yarıyor :)

karton üzerine yazdığım sayılara Emre arabalarını park edecek ama otopark görevlisi olarak kaç numaraya park edeceğini ona ben söyleyeceğim. Sonra da rolleri değişeceğiz. Bu eğlenceli oyun Emre'nin çok hoşuna gitti :)

Babamızın icadı bir oyun... İskambil kağıtları kullanılarak para üstü alıp verme oyunu. Ücretli otoparka gelen Emre park ücretini oyun kartları ile veriyor babası 3 lira istiyor Emre'nin 5 li kartı var onu veriyor. para üstü olarak ne kadar olması gerektiğini kendisi hesaplıyor. parmak hesabı kullansa da düşünürken genelde doğru cevabı buluyor :) Bunu oynarken de çok eğlenmişti.

geçmişten ve bugünlerden karma etkinlik örneklerimiz

Emre hayvanlar ansiklopedisine bakmayı, sonrada incelediği hayvanları canlandırmayı çok sever. Geçenlerde yılanları okumuştuk sonrasında koltuktan sarkıp yerde sürünerek yılan olmaya karar verdi :)


Kelebeklerin kozadan çıktıklarını öğrenen oğlum bir sabah oyuncak sepetini boşaltıp içine girdi ve ben bir tırtılım bu da benim kozam dedi. Sonra kozasından çıkarak kelebek olup uçtu :) harika bir canlandırma oldu gerçekten :)



Babası ile satranç oynamaya merak salan Emre şimdilik taşların adını ve yerlerini öğrendi o kadar. İlerleyen zamanda oynamayı da öğrenir umarım :)





Rulolardan roket otobüs yaptık fena da olmadı ama tekerlekleri yapıştırmak yerine daha farklı bir monte yöntemi bulmalıyım. 


Mutfak işlerine yardımcı olmaya çok hevesli olan oğlumu bu alanda teşvik etmek amacı ile ona sebze kesme oyuncağı aldım. Çok sevdi ve bana bolca yemek pişirdi :)





Süper kahramanlara hayranlık başladı son zamanlarda. Bana Örümcekadam kostümü al deyip duruyordu. Doğum gününde de asker kıyafeti istedi. Atatürk'ün askeri olacakmış :)


Babamızın traş köpüğünü mavi gıda boyası ile renklendirdik süper eğlendik :)


2,5 yıldır aldığımız Meraklı Minik dergimizin son sayısında ormanda keşif oyunu vardı. zarlı oyunlar sayı saymayı geliştirdiği için benim hoşuma gidiyor.




Piyasa da moon sand olarak satılan ay kumu evde biraz un ve yağ ile yapılabiliyor. Emre de oynamayı çok sevdi.
çim adamımızın saçları uzayınca Emre berber olup saçlarını kısaltmak istedi. Onu izlerken makası tutuşundan ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu bir kez daha anladım.

Dinazorlara olan merakımız son safhada... Dinazor koleksiyonumuza yenileri ekleniyor durmadan. Sonunda bu dinazorlara bir dinazor ormanı yapalım dedik topladığımız yapraklardan ve taşlardan bir orman yaptık. Şimdi çok mutlularmış ormanlarında, Emre öyle söylüyor :)

3.karede ki üzerinde balık resimleri olan konteyner da dinazorların yemeğiymiş. Onlar balık yemeyi çok severmiş :)

Köpek balığı sevgimiz :)

Biraz da coğrafya. Diyarbakır, Ankara ve Adana'nın yerlerini öğrendik bile :)

İnşaatçılığa olan merakımızı bu inşaat seti ile gidermeye çalışıyoruz. 

Son günlerdeki yeni ilgi alanımız korsanlar. Onlarla ilgili herşeyi merak ediyor öğrenmek istiyor. Oyunlarımıza bile girdi şu korsanlar :)





Kelebeği tamamlama oyunumuz

Emre'ce sorular ve anlatımlar :)



2011
Anne bak ayının ağzında Mercedes var :)



06.08.2012


maydonozlu dereotlu omletin emre'ye göre adı: BAHÇELİ YUMURTA :)))

24.10.2012
Birisinden, kullanmaması gereken kaba bir sözcük duyan oğluma, bunu kimsenin yanında söylememesini tembihledim, tamam dedi sonra da "sen kimse misin?" diye sordu :))

24.10.2012
Tv de İstanbul görüntüleri çıkınca Emre'ye burası İstanbul, sen orada doğdun dedim. Ardından Balıkesir görüntüleri çıktı, bende burada doğdum dedim. Durdu durdu... " ben evde yalnız mı kaldım?" dedi. Hayır neden ki? dedim. " sende küçükken bende küçüktüm ya" dedi :))

18.11.2012
Emre'nin korkulu rüyası; gece çığlık atarak uyanan Emre, - köpekbalığı neden gelmiş anne? - Nereye gelmiş oğlum? - Yastığıma (sabah olunca öğrendik ki rüyasında yemek yerken aşağıdan gelen bir köpekbalığı cama çarparak camı kırmış kafası içeri girmiş ve emre'yi yanağından ısırmış. :) )

21.11.2012
"Evde dünyanın ekmeği varmış" cümlesini duyan emre masadaki ekmeği göstererek "anne bu ekmek dünyanın ekmeği" dedi :)))

23.11.2012
Emre; işaret parmağı havada "anne bu ne?" , "hangisi oğlum?" , parmak hala havada "bu!" kalktım gittim bakmak için ne var parmağında diye bişey göremedim, "bir" dedi gülmeye başladı :))) espiri de yapıyor sıpa artık :))

03.02.2013
Emre'den yeni bir soru: "Anne neden televizyondakileri biz görebiliyoruz ama onlar bizi neden göremiyor?" :))) 

06.02.2013
Bugün 21:30 da uyumak üzere yatmaya hazırlanan Emre; ben fikrimi değiştirdim anne. Hangi konuda oğlum? uyumak konusunda :)))

09.02.2013
Rüya görmüş oğluşum, az önce "Anneee" diye seslenince koştum yanına. Rüyamda iyi bir ev gördüm, bana mutlu mutlu sarılıyordu" dedi sevecen ve mutlu bir ses tonuya :))

13.02.2013
Anne babasının gelinlikli damatlıklı fotoğrafını gören Emre'ye dayısı sorar: Bunlar kim Emre? -Annemle babam. - peki sen neredesin? - Ben yokum. Neredesin? Beni çizmeyi unutmuşlar :))))

22.02.2013
okul yolunda yürürken üşüyen Emre gözlerini sıkıca kapatıp yavaşlar... Ne oldu neden gözlerini kapatıyorsun diye soran annesine şöyle cevap verir; gözlerim üşüdü de ondan :)))

25.02.2013
Emre'den seçmeler;
-Erkeklerin pipisi var, kızların pipisi yok anne.. 
-Evet oğlum... 
-onların pipisini doldurmayı unutmuşlar. 
-Neyi unutmuşlar oğlum? 
-kızların pipisini doldurmayı unutmuşlar.
-Neyle doldurmayı unutmuşlar ?
-çişle doldurmayı unutmuşlar
-kim dolduruyormuş?
-amcalar 
:)))))

25.02.2013
Emre elindeki makasla şerit şeklinde kağıtlar keser ve onları yere yan yana dizer, sonra da anne bak Anıtkabir yaptım der :))

28.02.2013
Emre: Anne bak, bir ferrari sesi çıkartıcam
Ben: çıkart oğlum
Emre: ıııın ıııınnnnn
Ben: Aferin çok güzel
Emre: Şaka yaptıııım o bir ferrari sesi değildi maserati sesiydi anne 
:))) telefona indirdiğim araba motor seslerini ezberlemiş, sonradan kontrol ettiğimde çıkarttığı seslerin dediği araba markalarına ait olduğunu anladım :)

13.02.2013
Anne babasının gelinlikli damatlıklı fotoğrafını gören Emre'ye dayısı sorar: Bunlar kim Emre? -Annemle babam. - peki sen neredesin? - Ben yokum. Neredesin? Beni çizmeyi unutmuşlar :))))

28.02.2013
Babası ile sohbet eden Emre uzaydan bahsetmeye başlar... Babası sorar: Uzayda neler var biliyor musun? "Astronot amcaların iş yeri var" der. :))) Sonra günün sorusunu patlatır, baba, neden aydedenin adı ay soyadı dede? :))))

2013
Neden kızların pipisi yok?
Kızlar poposundan mı çiş yaparlar?
Hepimiz kız olsaydık?
Neden  erkeklerin  karnında bebek olmaz?
Bebekler nasıl yemek yer?
Göbek kordonu olmasa, onu doktorlar mı kesiyor? Kesince acımıyor mu? Benimkini de mi kestiler?acımadı mı?

2013
Atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor … şarkısını öğrenen ve evde söyleyip duran Emre birden durdu  ve “neden öyle demiş şarkıda” dedi..  Atatürk’ü hepimiz çok severiz o ölmüş ama onun sevgisini hala kalbimizde yani yüreğimizde hissediyoruz onu hiç unutmuyoruz demek oluyor dedim. “ Atatürk  neden ölmüş? “ dedi. Çok sigara içmiş çok hasta olmuş ondan ölmüş dedim. Bu kez “dr a neden gitmemiş?” dedi. Gitmiş ama o zaman şimdiki gibi iyi ilaçlar yokmuş dedim.  Dr lar onu iyileştirememiş dedim. Bora amcam da ölecek dedi J( çok sigara içen bir arkadaşımız.)” Atatürk şimdi nerde?” dedi. Cennet denen çok uzak ve çok güzel bir yerde dedim.” Geri gelmiş mi?” dedi? Oraya gidenler geri gelmezler  dedim. “Neden?” dedi. Cennet o kadar güzelmiş ki gidenler geri gelmek istemezlermiş dedim. “Buradan daha da mı güzelmiş?” dedi. Evet dedim.” Atatürk bizi görebiliyor mu?”dedi. Evet dedim “peki ayağa kalkabiliyor mu?”dedi evet dedim.  Ara ara gündeme geliyor konu…   itfaiyecilik oynarken ben yangın çıkan evi haber verdim telefonla, o da kamyonu ile gelip söndürecekti. “İtfaiyeciler çok geç kalmış evdekiler ölmüş” dedi. Belki ölmemişlerdir ambulans çağır o zaman dedim.” Hayır hayır ölmüşler, ambulans gelecek onları cennete götürecek” dedi. “Cennette  de yollar var mı? Orada da evler var mı?” Gibi sorular da geliyor arasıra…

2013
Tatile gittik.” Deniz nasıl olmuş ?”dedi. Çok büyük çukurlar varmış çok yağmur yağmış çukurlar suyla dolmuş ona deniz denmiş dedik. “Biz yağmur suyunda mı yüzüyoruz?” dedi. “Denizler neden tuzludur tuzlu olmasa ne olurdu?” “Balıklar denize nerden gelmiş?” Diye de sordu.

2013
Roketlerin ucu neden sivridir? Rüzgarı delip geçebilsinler diye dedik. Sivri olmasa düz olsa ne olurdu?dedi.  Yavaş giderdi dedik. Uçakların ucu da mı o yüzden sivri? diye sordu. 

2013
Bir gece uykuya geçmek üzereyken “Dağkapı hangi dağın üzerinde” diye sordu. Bende bir dağın üzerinde olmadığını söyledim. “O zaman neden ona Dağkapı demişler?” dedi. Cevap veremedim hiç düşünmemiştim. Babamızı aradım o da bilmiyor yanındaki bir arkadaşı açıkladı. Surlardaki o kapılardan biri dağ yoluna açılıyormuş o yüzdenmiş. Öğrendi tatmin oldu ve uyudu. 

2013
5 ay önce parkta bir tebeşir buldu. Araba markalarını ezberlerken kendiliğinden öğrendiği harfleri çizmeye başladı yere. “Anne bak Honda’nın H si , Tofaşın T si” dedi. Alfabeyi öğrenmesini istemediğimiz için üzerine düşmedik. Ama birkaç harfi kendiliğinden öğrendi. 

2013
Ankara ziyaretlermizde fırsat buldukça gittiğimiz bir yer de Anıtkabir’dir. Bir gün eline aldığı kağıdı kesmiş ve şeritler halinde duvara yapıştırmış. Sonra bana seslendi; “Anne bak Anıtlabir yaptım “ dedi. J


2013
“Dünya neden dönüyor? Bizim neden başımız dönmüyor? Soruları da geldi. Gece ile gündüzün oluşumundan bahsettik. Çok ilgisini çekti. Bir top ve el feneri ile canlandırarak anlattık hemen kavradı. Her gördüğüne gece gündüz nasıl olur onu anlatmaya başladı.

2013
TV de Balıkesir görüntüleri çıktı. Emre bak benim doğduğum yeri gösteriyor dedim. Neden balık demişler? orada balıklar mı varmış? sorularının ardından ben nerede doğdum? babam nerede doğdu soruları geldi ve en son olarak "sen Balıkesir de doğdun babam adana'da doğdu ben İstanbul'da yalnız mı kaldım?" dedi :)) hayır sen önce benim karnımdaydın sonra kucağıma geldin dedim. neden geldim kucağına dedi çünkü karnıma sığmadın büyüdün dedim nasıl çıktım dışarı dedi dr lar çıkarttı dedim tamam da anne nereden çıktım ben büyük bir delik yok ki çıkabileceğim dedi  bir Balıkesir bizi nerelere götürdü :)))

2013
Calliou izlerken bir bölümünde uzaydan Samanyolu galaksisinden bahsediliyordu. Emre’ninde ilgisini çekti ve uzaya yönelik sorular sormaya başladı. Samanyolu ne demek? Galaksi ne demek? İzlediğimiz uzay belgeselinde karadelik kavramı ile karşılaştı ve karadelik ne sorusu anında geldi. Onu da araştırıp öğrendik o  esnada beyaz delik ve solucan tüneli kavramları ile tanıştık. Onları biraz araştırdık. Bu konu resimlerimize yansımaya başladı. 

ikinci şekil solucan tünelini anlatıyor. balonu bu hale getirdikten sonra heyecanla yanıma koşan Umut Emre "anne bak burası beyaz delik burası kara delik ortası da solucan tüneli" diyerek heyecanla bana gösterdi. Benimde çok hoşuma gitti bu benzetme :)

23.10.2013
Biz dünyanın üzerinde düşmeden nasıl durabiliyoruz sorusu geldi. Yerçekiminden daha önce bahsetmiş anlatmaya çalışmıştım ama tam olarak kavramamış ki tekrar sordu. Bu kez işi biraz deneyselleştirmeye karar verdim. Önce ayağa kalkıp zıplamasını istedim. Her seferinde yere geri indiğini neden havada kalamadığını sordum. Sonra elime aldığım birkaç nesneyi havadan yere bıraktım. Bak onlarda düştü yere dedim. Son olarak bir pipet aldım bu pipeti saçına sürtmesini istedim sonra küçük küçük koparttığım kağıt parçalarına pipet ile dokunmasını istedim. Kağıtlar elektriklenme sonucu pipete yapışında işte dünyamızda bizi böyle kendine doğru çekiyor. Yerçekimi diye bir kuvvet var dedim. Daha iyi kavradı sanırım bu kez.